TASARLARKEN | Onurcan Çakır

TR

1- Kendinizi ve yaptığınız işi nasıl tanımlarsınız?

Mesleki açıdan yaptığım işi tanımlayacak olursam; şu anda Urla’da bir mimarlık ofisim var, Urla, Karaburun, Çeşme ve Seferihisar civarında ağırlıklı olarak konut projeleri tasarlıyorum. Aynı zamanda İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü ve İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde yarı zamanlı Öğr. Gör. Dr. olarak mimari proje stüdyolarına giriyor, mimari akustik ve mimarlıkta doğal taş gibi konularda seçmeli dersler veriyorum. Bir yandan da yüksek lisans ve doktoramı mimari akustik üzerine tamamladığım için piyasada akustik danışmanlık veriyorum; Mimarlar Odası ve İEÜ’de ise yine D1 Temel Bina Akustiği sertifika programlarında eğitmenlik yapıyorum. Bu yüzden yaptığım işleri mimarlık, akademisyenlik ve akustik danışmanlık olarak tanımlayabilirim sanırım. 

Kendimi ise yaptığım iş ve mesleğim üzerinden tanımlamayı tercih etmem. Fiziksel olarak ister istemez mevcut düzene bağımlı olan bir ilkellik arayıcısı diyebilirim kendim için kısaca. İnsan yapımı altyapıların sağladığı elektriğe, suya, bilgisayara, internete, beyaz eşyalara, binalara bağımlı yaşayan; ama kendi kendine kaldığında doğaya dönmeye, fiziksel olarak beş duyu aracılığıyla hissettiklerini artırmaya çalışan, düşük teknolojinin yeterliliğine inanan, acelesiz bir hayat arayışında olan, sessizliği seven bir insanım. 

2- Yaratım sürecinizi desteklediğini düşündüğünüz veya tıkandığınız durumlarda uyguladığınız kendinize has bir eylem veya ritüel var mı? 

Tasarım sürecinde kısır döngüye girdiğimi hissettiğimde, kafamı başka bir şeye vermeye çalışırım, tasarladıklarımı bir an için unutmayı ve dışarıdan bir göz ile bakmayı denerim. Bunu yapmak için bazen bahçeye çıkıp yalnızca durarak etrafa bakmak, köpeklerimle konuşmak veya yürüyüşe çıkmak işe yarayabiliyor benim açımdan. 

3- Tasarımlarınıza yansıttığınız ve önceliklendirdiğiniz kişisel kaygınız veya motivasyonunuz nedir?

Tasarladığım yapıların insan ölçeği ile ilişki kurabilecek yapılar olmasına gayret ediyorum. İnşaat eylemini yalnızca gerekli olduğu kadarla sınırlı tutmayı sağlayacak projeler üretmeye çalışıyorum. Tasarladığım yapı ile içinde bulunduğu yerin ilişkisini doğru kurmak, yerel malzemeleri kullanmak, sade bir mimari dil; benim için tasarlarken temel prensipler. 

4- Yaratıcılığı besleme konusunda ilham verici bulduğunuz görülmeli, duyulmalı, okunmalı veya izlenmeli, kısacası deneyimlenmeli diyebileceğiniz neler var?

Sessizliği deneyimlemeye çalışmayı herkese tavsiye edebilirim. Şehirde yaşayanlar için bu zor, belki de imkânsız olacaktır. En azından yalnızca doğaya ait seslerin olduğu -araba, uçak, makine, hoparlör, müzik seslerinin olmadığı - bir yerde olmayı denemek, ilkele dönmek ve insanın kendi varoluşuna dair temel ihtiyaçlarını fark etmesi açısından yol gösterici olabilir.  

Haruki Murakami’nin romanlarındaki ıssızlık ve doğada kayboluş tasvirlerini, yine büyük büyük atalarımızın bugünkü teknolojiler olmadan ve ilkel yaşayışları hakkında uzaktan da olsa bir fikir veriyor olması açısından okumaya değer buluyorum. Son iki senedir eşim sayesinde yeni bir alışkanlık edindim, çizgi roman okumak. Mekanların çizimlerinin etkileyiciliği açısından şunlara göz atmayı tavsiye edebilirim: Eskisi Gibi (Alfred), Sıradan Zaferler (Manu Larcenet), Portekiz (Pedrosa), Ev (Paco Roca), Erteleyiş (Jean-Pierre Gibrat), Rosalie Blum (Camille Jourdy).

Bu bahar ve yaz aylarında günümüz teknolojisinin belki de en göz ardı ettiği duyumuz olan koku duyusunu yeniden hatırlamayı ve bulabilenlerin melisa, yasemin, iğde, ıhlamur, hanımeli, petunya çiçeklerini ve çınar yaprağını koklamalarını tavsiye ediyorum. 

Dolunayda ayın halesini izlemeyi, ay yokken karanlıkta yıldızlara bakıp her seferinde evrendeki yerimizi ve ölçeğimizi hatırlamayı seviyorum. Bunları da deneyimlemeyi tavsiye ederim tabii, şehir ışıklarından kaçıp karanlık bir yer bulabilenlere. 

5- Yaptığınız işe dair bakış açınızı yansıtan, kendinize rehber edindiğiniz bir söz, bir tasarım mottonuz var mı?

Tao Te Ching’de geçen “Wu Wei”. Kendiliğindenlik, “yapmamayı yapmak”, doğanın akışında ona müdahale etmeden uyum sağlamak gibi bir anlayışı ortaya koyan bu düşünce yapısını hem tasarımlarıma hem de kendi hayatıma dahil etmeye çalışıyorum.

Previous
Previous

TASARLARKEN | Ayça Taylan Yerce ve Egemen Yerce

Next
Next

TASARLARKEN | Alper Derinboğaz