STAIRCASE TO THE SOUL

 
Photograph by Selçuk Avcı, 10.07.2021

Photograph by Selçuk Avcı, 10.07.2021

 
Sanja Jurca Avcı 26 Temmuz 2021

Sanja Jurca Avcı
27 Temmuz 2021

 

… I see myself in a mirror

How many faces this mirror must have seen …

 

Gian Maria Tosatti's installation exhibition titled "My Heart is Empty like a Mirror – Istanbul Episode" in Tarlabaşı has recently ended on the 25th of July.

After the review we published last week, we are publishing a text written by Sanja Jurca Avcı about her experience of the exhibition. As Sanja states in a poetic way, this exhibition can change one's perception of the city and create a ‘soulquake’:

Never again will a ride in a taxi on this street be the same. I will hear the opera... I will look for the beautiful ghost of the house. I will wonder who slept in the shawl on the settee.

Gian Maria Tosatti'nin Tarlabaşı’nda yer alan "Kalbim Ayna Gibi Boş – İstanbul Bölümü" başlıklı enstalasyon sergisi, 25 Temmuz’da sona erdi.

Geçen hafta yayınladığımız değerlendirme yazısından sonra, Sanja Jurca Avcı’nın sergiyi ziyaret ederken yaşadığı ‘poetik’ deneyime dair kaleme aldığı şiirsel metni yayınlıyoruz. Bu sergide, insanın şehre bakışını değiştirebilecek ve bir ‘ruh sarsıntısı’ yaratabilecek bir şeyler var:

Bu caddeden taksiyle geçmek bir daha asla eskisi gibi olmayacak. Opera müziğini duyacağım... Evin güzel hayaletini arayacağım. Kanepede üstüne bir şal alıp kimin uyuduğunu merak edeceğim.

 
 

SOULQUAKE

Up the circular staircase.

Up, up, up (like I so often ride in taxis along the street in the front of this house)

Is it sturdy enough to withstand »the eartquake« if it comes while I am in it?

Tired timber floors (must have been washed and washed and washed till they splintered)

Empty, draughty spaces.

Badly painted windows.

Silence. Peace. Sadness.

Why?

Clocks without hands

An open book

Lonely pieces of furniture

A lonely figure, in a reverie

The house is also dreaming

Of what?

I see myself in a mirror

How many faces this mirror must have seen

For who has the coffee been prepared?

My head spins looking at the street from the balcony on the top. Seeing other, similar buildings from the outside makes me think – are they also like this one I am in, once on the inside? Like, but not quite, of course?

Down, down, down – she brushes past me in the corridor

Operatic music from an old gramophone – for her? For me? For everyone?

Down, past the foul smells from the marbled space.

»The earthquake« did not happen.

The soulquake did.

---

Back in the street.

Never again will a ride in a taxi on this street be the same. I will hear the opera. I will smell foul toilet smells. I will look for the beautiful ghost of the house. I will wonder who slept in the shawl on the settee.

 

---

The most important artistic decision was to make this an experience for one. To experience oneself. In the mirror, which is empty.

RUH SARSINTISI

Spiral merdivenden yukarı çıkıyorum. 

Yukarı, yukarı, yukarı (bu evin önünden sık sık taksiyle geçerken yaptığım gibi)  

Ben içindeyken gelecek bir “deprem”e dayanacak kadar sağlam mı? 

Yorgun ahşap zeminler (parçalanana kadar defalarca yıkanmış olmalı bu zeminler) 

Boş, esintili alanlar. 

Kötü boyanmış pencereler. 

Sessizlik. Huzur. Hüzün. 

Neden? 

Yelkovansız saatler 

Açık bir kitap 

Issız mobilyalar 

Rüyalara dalmış yalnız bir figür 

Ev de rüya görüyor 

Ne rüyası? 

Aynada kendimi görüyorum 

Bu ayna kaç yüz görmüştür acaba? 

Kahveler kimin için hazırlanmıştır? 

Tepedeki balkondan sokağa bakarken başım dönüyor. Benzer binaları 

dışarıdan dışarıdan görmek beni düşündürüyor – acaba içine girince onlar da şimdi içinde olduğum bu bina gibiler mi? Gibi, ama tam olarak aynı değil, elbette? 

Aşağı, aşağı, aşağı – koridorda yanımdan geçiyor 

Eski bir gramofondan opera müziği yükseliyor – onun için mi? Benim için mi? Herkes için mi? 

Aşağı iniyorum, mermer kaplı alandan gelen kötü kokuları geçiyorum. 

Bir sarsıntı olmadı. 

Ama ruh sarsıntısı oldu. 

--- 

Tekrar sokaktayım. 

Bu caddeden taksiyle geçmek bir daha asla eskisi gibi olmayacak. Opera müziğini duyacağım. Pis tuvalet kokularını duyacağım. Evin güzel hayaletini arayacağım. Kanepede üstüne bir şal alıp kimin uyuduğunu merak edeceğim.  

--- 

En önemli sanatsal an, bunu biri için bir deneyim haline getirmekti. Kendini deneyimlemek. Boş bir aynada. 

 

Orijinal Dilinden (İngilizce) Çeviren / Translated by: Ahmet Ergenç


The Circle’dan Okura Not

The Circle ekibi olarak Gian Maria Tosatti'nin "Kalbim Ayna Gibi Boş – İstanbul Bölümü" adlı enstalasyon sergisini tüm takipçilerimize tavsiye ediyoruz. Enstelasyonu 25 Temmuz’a kadar Salı-Cuma, 15:00 - 19:00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Sergi hakkında daha detaylı bilgi için bağlantıya tıklayın.

Sanja Jurca Avcı

Sanja Jurca Avcı The Circle’ın kurucu ortaklarındandır; çalışma alanı sergi tasarımı ve kürasyon üzerinedir.

Previous
Previous

Pınar Öğrenci’yle ‘Gurbet Artık Bir Ev’ Üzerine

Next
Next

Tarlabaşı’nda Zaman ve Mekan